Sohbet Köşesi

 
Yeni Sohbet Konusu Aç
 
BEDRİTÜRKMEN15.11.2011

     EŞEN KÖYÜ İNSANI

     
Arcıtı kızılpınarı
genceri kilederi
eşendir eşen dir
köylerin en güzeli

koyunları kecileri
severler mertleri
ekmeğini taştan cıkarır
eşenin gencleri

tarlaları cakıllı
insanları akıllı
meşurdur eşenin canbazları

yazın kovalcası
kışın tavşan avı
boş durmaz calışır
şen insanları


 
Yorumlar
 
YORUM YAZABİLMEK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ.

 

İsmail YUMUŞAK - MUCİT15.11.2011

     Eşen Köyü İnsanları - MUCİTTEN MAMELER

     
zımpır burakmıs zurna çalmıyor
cambaz bakınca nazar yapmıyor
keman ahmet bırakmış sigara yakmıyor
dönün eskiye ey köylülerim

hidayet dogru dürüst kahveyi acmıyor
ustalıgı bırakmıs doma osman çivi çakmıyor
niyazi bile eşşek sıpa satmıyor
dönün eskiye ey köylülerim

saddam bıraktı kahve açmıyor
kızlar akıllandı artık kaçmıyor
isa bile sokaklara çıkmıyor
dönün eskiye ey köylülerim

ıbıl mehmet bile çignemiyor sakız
köyde kalmadı artık bir çift öküz
yanmıyor evlerde ahenkli löküz
dönün eskiye ey köylülerim


 
Yorumlar
 
YORUM YAZABİLMEK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ.

 

MEHMET PEVLAN 17.10.2011

     NİŞANLIDAN KAÇAR GİBİ

      Yaklaşık yirmi sene öncesine kadar evlilikler ‘görücü usulü’ diye tabir edilen usulle yapılırdı. Evlilik çağına gelen erkeğin anne ve babası oğullarına; evde hamurdan çıkabilen tarlada çamurdan çıkabilen hamarat bir gelin adayı ararken, kız tarafı da; taştan bile ekmeğini çıkaracak kadar kuvvetli ve cesur bir damat arayı arayışı içine girerlerdi. Şartlara uygun biri bulunduğunda da anne baba kararı verir ve bu durumu kısaca usulende olsa evlatlarına ‘danışma’ örtüsü altında tebliğ ederlerdi. Zaten bugüne dek hiçbir zaman atasının bir dediğini iki etmeyen ‘Hayırlı evlatta’ bu duruma ‘siz nasıl uygun görüyorsanız öyle olsun’ diye cevap verir ve böylece oğlan ve kız birbirleri ile nişanlanırdı. Bu aşamaya kadar birbirlerini pek tanıma fırsatı bulmayan oğlan ve kıza; artık nişanlandıktan sonrada evlenesiye kadar sıkı bir görüşme yasağı konurdu. Öyle ki; nişanlı gençlerin birbirleri ile konuşması şöyle dursun sokakta bağda bahçede kazaen birbirleri ile kazaen karşı karşıya gelmeleri halinde de nişanlı kız, evleneceği oğlana görünmemek için olanca hızıyla köşe bucak kaçardı. İşte halk arsında ‘Nişanlıdan kaçar gibi kaçmak deyimi bu sebepten oluşan bir deyimdir. Böyle durumda nişanlısından kaçmayan kızlar ise toplum tarafından hiç hoş karşılanmaz ve kınanırdı. Kısacası bu görücü usul diye tabir dilen sistemde evlenecek gençler evlenesiye kadar pek birbirlerini görüp konuşmazlardı. Bu tür evlilikte ‘kol kırılır yen içinde kalır, ele güne karşı rezil olmayalım’ anlayışıyla bir ömür inleye inleye gül gibi geçinip giderlerdi. Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu görücü usulüyle evlilik sistemi her ne kadar halk arasında İslami gibi bilinse de aslında bu bir gelenekti ve İslam la çelişen yanları çoktu. Ruhlara yapılan baskılar her zaman için peşinden telafisi zor olan patlamaları meydana getiriyor. Bu olayda da öyle oldu. Bir insan düşününki bir ömür beraber yaşayacağı kişiyi seçmekte kendi iradesi olmuyor. Yine bir insan düşününki nişanlı olduğu kişiyi herkesin görebildiği halde yakın zaman sonra evlenip bir ömür beraber olacağı kendisi göremiyor… Vb. İşte bu yanlış baskılar yıllarca yoğunlaştı yoğunlaştı ve en sonunda bir yanardağ gibi patladı. Artık yürekleri yakan lavlar, burunların direğini sızlatan pis kokular sokaklara, evlere, parklara ve ovalara kadar her yere yayıldı. Bir zamanlar kendilerinin düşüncesine ve fikrine değer verilmeyen, konuştuğunda ‘karşılık veriyor’ düşüncesiyle tepelen evlatlar bugünün anne babaları oldu. Bu kişiler bir zamanlar kendilerine yapılan baskının rövanşını almak istercesine çocuklarını her hususta olduğu gibi bu konuda da ‘biz çektik siz çekmeyin’ anlayışıyla tam tersi bir istikamete sürüp; sözde alabildiğince özgürlük ve hürriyet cenderesinin içine atarak lime lime kıymaya başladılar. Artık kızlarımız ve oğlanlarımız özgür. Bir gün akıllı okumuş kız! sarmaş dolaş yataktan fırlamış gibi saç baş dağınık gözleri çekik donu düşük bir oğlanı, erkekte bu tarife uygun bir kızı ansızın anne babasının karşısına dikip, usulende olsa kısaca ‘danışma’ örtüsü altında evlenme kararını tebliğ ediyorlar. Bugüne dek yavrusunun bir dediğini iki etmeyen sözde hep onun mutluluğunu düşünen ‘Anlayışlı anne babada’ bu duruma iç geçire geçire ‘siz nasıl uygun görüyorsanız öyle olsun’ demek zorunda bırakılıp birbirleri ile evleniyor. Sonuç: Anne baba tarafından tam tekmil döşenmiş bir daire verilmesine, bunca yıl sarmaş dolaş beraber gezip tozmalarına rağmen bu evlilik altı ay sonra fikir ve fizik uyuşmazlığından dolayı bitiyor. Bu evlilik türlerinin hangisi doğru hangisi yanlış, hangisi İslami? İkisi de yanlış! İkisi de insani ve nefsanî! Doğru ve İslami olan ise ne çok baskı nede aşırı özgürlük! Bu ikisi arası bir yol izlenip anne babanın tecrübesi ışığında evlatların istek ve görüşleri ön planda tutularak yapılan evliliklerdir.

 
Yorumlar
 
YORUM YAZABİLMEK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ.

 

İsmail YUMUŞAK - Mucit01.03.2011

     mucitden eski bayramlar

      eşen köyü mazisi öncelikle şiirlerimi takip edip okuyan büyük küçük herkese saygı ve sevgilerimledünden bugüne şöyle bir düşündümde eskiden yokluk varmış bilek gücüyle çalışmak varmış ama muhabbet varmış ortam varmış ben yaşadığım kadarıyla eski eşen köyümüzün unutamadığım anılarımı aklımda kaldıgı kadarıyla sizlerle paylasacağım eskiden bayram namazına anlatamayacagım bır heyecanla giderdım cocuklar pırıl pırıl giyinirdi ihtıyar heyeti namaz cıkısında sıraya gecer bır saat el operdik.namazdan sonra şuan harabeye dönen aşagıki odada yemekler yenirdi.bayram sabahları.o odada ne insanlar muhabbetler etmiştir ne insanları eskitmiştir oranın cok büyük bir hatırası vardır köyde.bayramın ikinci günü kızlar ardıc dedeye cıkıp salıngac kurardı.erkekler orda top oynarlardısimdi ne bayram oldugu belli ne seyran oldugu.sıradan bir gün gibi bayram gecip gidiyor.aslında degişen ne zaman nede bayramlar degişen sadece biz insanlar.bunun sebebide cep telefonları internetler vesaire seyler.artık hersey basitlsmiş insan arkadasıyla muhabbet etmeyi burakıp internette sörf yapıyor bir akrabasını ziyaret etmek varken cebinden cıkartıp telefonunu alo iyimisin tamam diyo iyiymiş deyip ziyareti bile es geciyor.birgün elektirikler yoktu akif sadımın kahvede oturuyorduk televizyon calmıyodu radyo calmıyodu söyle bir baktım yaşlılarda muhabbet kırıla gidiyor tüpün alaca ışıgında kimi geclikteki yaptıgı cılgınlıklardan kimi parti muhabbetinden kimi de tarla tabla muhabbetinden bahsedyodu raif soluk yahu dedi muhabbeti özlemisiz televizyon bizi bile bizden kopartıyo demekki dedi ve cok dogruydu.eskiden evlerde muslugu acınca su gelmıyodu cünkü yoktu o gözünü sevdiğim kavgalara,muhabbetlere,ve nice aşklara şahitlik yapan kavaklı pınarımız vardı.kızlar ellerinde testi ibrik bidonlarla suya gelirdi.köyün gençleri ispanyol paçayı giyer dar ve uzun kulaklı gömlek ozamanların modasıydı.gencler cesmenin tam karsısındaki domaların evinin kösesindeki mehek yerinde hem kızlara bakar hem maltepe veya samsun sigarasını tüttürürdü.tekel ikibin sigaraları çoraplardan çıkardı genclerın.erkeklerin ceplerinde aynalar dolasırdı kızlara ayna ısıgı sıkıp bulusma sinyali gönderirlerdi.hele o kavaklı pınarının aksam üstleri okadar bi canlı gecerdiki anlatamam.düsünüyorumda cocuklugumda bir yumurta satıp dükkana bir paket sigara alırdık ama simdi bir paket sigara bir koli yurtadan daha pahalı.devam edecek

 
Yorumlar
 
YORUM YAZABİLMEK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ.

 

Mucit İsmail14.02.2011

     MÜCİT TEN SOSYETEMİ OLDUK

      odanın yanında çalardı sazlar
sımsıcak geçerdi köyde hep yazlar
uzun maksi etek giyerdi kızlar
mini etek çıkınca sosyete mi olduk

kahvelerde videolara bakardık
dört tekerli arabalar yapardık
efkarlanıp bir birinci yakardık
malboro çıkınca sosyete mi olduk

harmanlarda düven sürerdik
dağlarda hep inek güderdik
öküz arabasıyla demet çekerdik
traktör çıkınca sosyete mi olduk

değirmen deresinde balık tutardık
orak tarlasında bir ay yatardık
siyah beyaz televizyona bakardık
pilazmalar çıkınca sosyete mi olduk

kazanlarda bulgurlar kaynardı
çocuklar hep çamurlarda oynardı
sobalar çatır çatır odun yakardı
doğalgaz çıkınca sosyete mi olduk

köyün altına üstüne tozardık
kötülerin emelini hemen bozardık
kağıt kalem kızlara mektup yazardık
bilgisayar çıkınca sosyete mi olduk

arkadaşlık satılmaz yerinde dururdu
bu kalp bir güzelde aşkı bulurdu
sevgilimizle samanlık seyran olurdu
kafeler çıkınca sosyete mi olduk


 
Yorumlar
 
YORUM YAZABİLMEK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ.

 

mucit den nameler ismailin kaleminden12.02.2011

     bizim eşen köyü insanı

     
appil şemset doldurdu kavaklıdan tasını
şefket selattin çeker bekarlığın yasını
salih ahmet yapar cambazlığın hasını
bizim eşen köyünün insanları

derviş ahmet yapar düğünlerin aşını
zeytin ibram aga devirdi doksan yaşını
topalak halil tutamadı bu alemde kuşunu
bizim eşen köyünün insanları

koparatif satar kilo ile şekarı
sami beydir köyün gözde bekarı
galik mustafa patlatmış yine dekarı
bizim eşen köyünün insanları

arap şemset araba alıp satıyor
keman ahmet uzun samsun yakıyor
hasanın dursun hep yüksekten atıyor
bizim eşen köyünün insanları

molasan ahmettir inşaatların ustası
recep köyün olmuş gizli postası
buruk tahir beşiktaşın hastası
bizim eşen köyünün insanları

doma sadet tutar kış geldimi bakalı
tarbin memo giyer sokakta uzun yakalı
hacı ismail ağa koyuvermiş sakalı
bizim eşen köyünün insanları

mesut mustafa güder beşyüz koyunu
içsen doyamassın hidayetin çayını
isa değiştirmez ufo diye huyunu
bizim eşen köyünün insanları

kıdır olduydu bir zamanlar sığır çobanı
halil dede taktıydı yol kenarına sabanı
unutmayacağız asla rahmetli ziya tabanı
bizim eşen köyünün insanları

zımpır çalar düğünlerde zurnayı
selim adil gözünden vurur turnayı
kamalı içer tütünden sarmayı
bizim eşen köyünün insanları

cambaz fişt dedimi çatlatır taşı
elektirikle uğraşır gariban şaşı
delanın şapkasız durmaz hiç başı
bizim eşen köyünün insanları

cuma olur tavşanlının pazarı
mucit ismaildir bu şiirin yazarı


 
Yorumlar
 
YORUM YAZABİLMEK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ.

 

1 2 3 4 5 | Ileri